Kimine göre on bir
adamın bir top için kendisini heba etmesi kimine göreyse tutkulu bir aşktır
futbol. Kimi der bana ne kazancı var kimi onunla yatıp kalkar adeta. Her anını
yakın takibe alır ve bu aşk 90 dakikaya sığmaz olur. İşte o zaman taraftar
bütün hayatına tanık olur futbolcunun. Neler yaptığını kariyerindeki başarılar
geleceğe dair ümitler…
Bir futbolcudan
bekleneni basit kavramlarla anlatacak olursak elbette iyi oynaması gol atması
ve takım adına faydalı işlere imza atmasıdır. Önemli olan tek şey hayal
kırıklığı yaratmaması. Peki çok iyi olmak yeter mi acaba iyi futbolcu
kriterlerine uymak adına? Milyonlar kazanıp cebe indirmek her yaz sahillerde
yakınlarıyla poz vermek fiyakalı markalarla anılmak iyi futbolcu olduğunun bir
göstergesi değildir. Bir takımla bir ülkeyle ancak işi bitene kadar samimi olup
sonrasında eyvallah etmemek o futbolcuyu maalesef bir numara yapmaz.
Aranan isim Didier
Drogba gibi olmalı mesela. Adından söz ettirmek söz konusu olunca herkes bilir
onun futbolcu kimliğini. Centilmenliğin bir insanlık gereği olduğunu gösterdi
bize Ordu spor maçında hastaneye kaldırılan Barral’ı ziyaret etmesiyle. Türkiye’ye
örnek oldu maçın 90 dakika olduğunu ve sonrasında hayatın aslında devam ediyor
olduğunu. Transferinden hemen sonra bırakın futbol arkadaşlarını taraftarla
bile öyle bir bağ kurdu ki sanki uzun yıllar bu camiadaymışçasına…Adından hep
övgüyle bahsettirdi. Yıllar sonra Jose Mourinho Drogba ‘ya mektubunda onunla
tanıştığı için duyduğu mutluluğu ifade ederken”
Yıllar sonra, yan yana,
ayni amaç için mi savaşacağız? Uzaklarda mi olacağız? Başka kulüplerde mi?
Başka ülkelerde mi? Hatta belki de yıllar sonra Didier futbolu bıraktıktan
sona, bense tekerlekli sandalyemde teknik direktörlük yaparken mi?
Hiçbirinin önemi yok. Didier, her zaman kalbimin en yakınında olacak.” sözlerini kullanmıştı.
Hiçbirinin önemi yok. Didier, her zaman kalbimin en yakınında olacak.” sözlerini kullanmıştı.
Kazandıklarıyla sık sık ülkesindeki ve tüm Afrikadaki hayır
kuruluşlarına bağışta bulunması aslında her şeyin özeti demek bile yeterli
değil çünkü bununla sınırlı değil onun yaptıkları. Ülkesine yaptığı bu
yardımları Fil Dişi Sahilli devlet başkanınkinden bile fazladır. The Didier
Drogba Foundation adındaki yardım kurumun yaratıcısı aynı zamanda kaleme alınan
otobiyografi kitabının tüm gelirlerini
bu kuruma bağışlamıştır.2009 yılında yaptığı bir reklam anlaşmasında 3
milyon Euroluk bedelin tümünü de doğduğu kent olan Abidjan’da bir hastahane
yaptırmıştır. Bununla da yetinmeyip iç savaşlar sırasında kimsesiz bir çocuğu
evlatlık edinmiştir.
Bu yaptıklarıyla 2007 yılında Birleşmiş Milletler Gelişim
Programını etkileyen Drogba’ya ‘İyi niyet elçisi’ unvanı verilmiştir.
Futbolcu olmak sadece başarısıyla övünmek olmadığını gösterdi
o bizlere, geleceğe örnek olmayı başardı o.